Avokadonun hastasıyım, kahvaltıda bile ekmeğe sürüp yerim. Aynı değerdeki bir muzdan çok daha fazla potasyum içerir, yüksek B, E ve K vitamini içerir, kötü kolesterolü düşürücü etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış ve en önemlisi kansere karşı da çok iyi bir koruyucudur. Ülkemizde Akdeniz bölgesinde üretimi yapılıyor ama tüketimi o bölgeler dışında pek yaygın değil maalesef. Çünkü nasıl tüketileceği bilinmiyor, avokadoyu daha önce tatmamış insanlar ilk deneyimlerinde genelde henüz olgunlaşmamış bir meyve ile karşılaşıyorlar ve bir daha yemeye tövbe ediyorlar . Avokadonun dışı yumuşak olmalı, öyle ki yeterli olgunluğa ulaşmış bir avokadonun kabuğunu elinizle sıvayabilirsiniz. Marketten aldığınız avokado genelde serttir, onu bir kağıda sarıp buzdolabında bekletirseniz ertesi güne olgunlaşmış, yumuşamış bir meyveniz olur. Aynı sonucu elmaların yanına koyarak da alabilirsiniz. Üretildiği ülkelerde çok çeşitli tatlıdan tuzluya bir çok farklı şekilde kullanımı var, ben sade olarak karabiber, tuz, limon, sarmısak ile tüketiyorum ama oğlum için hazırlarken salatalık rendeleyerek hazırlıyorum, şimdi çilek tutkumuz baş gösterdi bu da yeni salatamız :) Siz de miniğinizin göz zevkini dikkate alarak ona bu güzel salatayı hazırlayabilirsiniz. Yağ oranı yüksek olduğu için sindirim sistemini de rahatlatacaktır. Ama tropikal bir bitki olan avokadonun alerji yapma olasılığını göz önüne alıp önce küçük miktarlarda verirseniz daha iyi olur, bu mükemmel meyveden kendinizi ve bebeğinizi mahrum etmeyin.
Bu püre ile kanepeler hazırlayabilirsiniz, bir akşam yemeği masanıza da çok yakışır, kahvaltı davetlerinizde de sizi mahcup etmeyecektir.
Devamını oku